Florlu gazlar (F-gazlar, F-gaz), 1920'lerin sonlarında ilk geliştirildiklerinden bu yana ısıtma, havalandırma, iklimlendirme ve soğutma (HVAC&R) sistemlerinde soğutucu akışkan olarak kullanılan insan yapımı, sera gazlarıdır. Başlıca florlu gazlar arasında Kloroflorokarbonlar (CFC'ler), Hidrokloroflorokarbonlar (HCFC'ler), Hidroflorokarbonlar (HFC'ler), Hidrofloroolefinler (HFO'lar) ve soğutucu akışkan karışımları bulunmaktadır.

Florlu gazlar ve çevre

Soğutma sistemleri F-gazların geliştirilmesinden önce uzun süredir kullanılmaktaydı ve doğal soğutucu akışkanlar dümeni ele almıştı. Ancak, daha önceki sistemler ve doğal soğutucu akışkanlar arasındaki işbirliği, yanıcılık, toksisite ve bazı doğal soğutucu akışkanların aşındırıcı doğasının büyük sorunlara yol açması gibi sorunlara sahipti. Bu nedenle, sadece doğal soğutucu akışkanlarla ilgili bazı büyük sorunları çözmekle kalmayıp aynı zamanda farklı HVAC ve soğutma uygulamalarına uyacak şekilde tasarlanan özelliklere sahip sentetik, F-gaz soğutucu akışkanlar üretildi.

Ancak, sentetik soğutucu akışkanların faydalarının çevreye bir maliyeti olduğu keşfedildi. Ozon tabakasındaki deliğe katkıda bulunmaktan küresel ısınmada rol oynamaya kadar, F-gazlarının sorunlu olduğu kanıtlanmıştır. On yıllardır en zararlı soğutucu gazların kullanımının yasaklanması veya aşamalı olarak azaltılması, yerine yeni F-gazların geliştirilmesi ve ardından en yüksek Ozon İnceltme Potansiyeli (ODP) ve Küresel Isınma Potansiyeli (GWP) olanların kullanımını kısıtlayan yönetmelikler yürürlüğe girdikçe bu ikame gazların yasaklanması gibi bir döngü içindeyiz. 

Düzenlemeler ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, ülkelerin çoğu Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin (ODS) üretim ve tüketimini düzenleyen uluslararası bir anlaşma olan Montreal Protokolü'nde (ve sonraki değişikliklerinde) belirtilen zaman çizelgelerine uymaktadır.

F-gazı türleri

Kloroflorokarbonlar (CFC'ler)

Kloroflorokarbon klor (Cl), flor (F) ve karbon (C) içerir. CFC'ler R-11, R-12, R-13, R-113, R-114 ve R-115 gibi soğutucu akışkanları içerir. 

'Güvenli soğutucular' olarak icat edilen kloroflorokarbonlar, toksik olmamaları, yanıcı olmamaları ve çok kararlı olmaları nedeniyle 1930'lu yıllardan itibaren yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ancak, o zamanlar bilinmeyen bir şekilde, CFC'ler yüksek Ozon Tüketme Potansiyeline (ODP) sahipti ve ozon tabakasının tahribatında büyük bir rol oynuyordu. Bu keşfedildikten sonra, kullanımlarının yasaklanması için harekete geçildi. 

Montreal Protokolü, 16 Eylül 1987'de CFC'lerin kaderini kademeli bir aşamayla belirledi. CFC'ler gelişmiş ülkelerde 2000 yılına kadar, gelişmekte olan ülkelerde ise 2010 yılına kadar yasaklandı. 

Hidrokloroflorokarbonlar (HCFC'ler)

Hidrokloroflorokarbon hidrojen (H), klor (Cl), flor (F) ve karbon (C) içerir. HCFC'ler R-22, R-123, R-124 ve R-142B gibi gazları içerir.

CFC'ler gibi HCFC'ler de 1930'larda toksik olmamaları, yanıcı olmamaları ve çok kararlı olmaları nedeniyle 'güvenli soğutucu akışkanlar' olarak geliştirilerek yaygın bir şekilde kullanılmaktaydı. Ancak HCFC'lerin de yüksek Ozon Tüketme Potansiyeline (ODP) sahip olduğu ortaya çıktı.

Montreal Protokolü'nde daha sonra yapılan bir değişiklikle HCFC'lerin yasak kapsamı genişletilmiş ve gelişmiş ülkelerde 2020 yılına kadar, gelişmekte olan ülkelerde ise 2030 yılına kadar kademeli olarak kullanımdan kaldırılması öngörülmüştür. 

Hidroflorokarbonlar (HFC'ler)

Hidroflorokarbonlar hidrojen (H), flor (F) ve karbon (C) ile oluşturulur. HFC soğutucuları arasında R-32, R-125, R-134A, R-143A, R-152A ve R-410A bulunur. 

HFC'ler, Küresel Isınma Potansiyeline (GWP) vurgu yapılarak CFC'lerin ve HCFC'lerin yerini almak üzere geliştirilmiştir. GWP, Karbon Dioksit (CO2) ile karşılaştırarak bir sera gazı olarak potansiyeli ölçer. Örneğin, HFC R-23'ün GWP'si 14.800'dür, yani atmosfere salınan her bir kg R-23, 14.800 kg CO2 ile aynı sera etkisine sahiptir. 

HFC'ler 1980'lerde Montreal Protokolü'nün yürürlüğe girmesiyle yaygın olarak kullanılmaya başlandı. HFC'ler ozon tabakasına zarar vermezken (sıfır ODP'ye sahiptirler), yüksek bir GWP'ye sahiptirler. Tıpkı CFC'ler ve HCFC'ler gibi, HFC'lerin kaderi de Ekim 2016'da Montreal Protokolü'nde yapılan Kigali Değişikliği ile belirlenmiştir. Montreal Protokolü kapsamında, gelişmiş ülkeler 2019'dan itibaren HFC'yi aşamalı olarak azaltmayı taahhüt etmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde ise HFC tüketim seviyelerinin dondurulması 2024'ten (veya bazı ülkeler için 2028'den) itibaren yürürlüğe girecek ve 2040'ların sonuna kadar HFC'lerin %80-85 oranında azaltılması hedeflenecek. 

HFC'lerin kullanımı, özellikle soğutucu sistemlerinde en yaygın kullanılan HFC soğutucu akışkanlarından biri olan R-134A ile yaygındır. R-410A, konut ve ticari uygulamalarda R-22'nin yerine kullanılmaya başlandığı için tanıdık bir başka HFC soğutucu akışkan olacaktır. Isı pompası ve VRF sistemlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. 

Hidrofloroolefin (HFO)

Hidrofloroolefinler hidrojen (H), flor (F) ve karbondan oluşur. HFO'lar alkenler olarak da bilinen olefinlerdir (O). Soğutucu akışkanlar arasında R-1234ze, R-1234yf ve R-513A bulunmaktadır.

HFC'lerin de çevre için kötü olduğunun keşfedilmesinin ardından, HFO'lar yeni nesil soğutucu akışkanlar olarak geliştirilmiştir. Hidrofloroolefinler doymamış organik bileşiklerdir ve sıfır ODP ve düşük GWP'ye sahiptir. HFO'ların çoğu toksik değildir ve ya hafif yanıcıdır ya da yanıcı değildir. 

Ayrıca, R-513A gibi yeni üretilen bazı HFO soğutucu akışkanlar R-134A ile neredeyse aynı performansı sunar. Ancak, tüm HFO'lar bu düzeyde enerji verimliliği sunmamaktadır. 

Soğutucu akışkan karışımları

Adından da anlaşılacağı üzere, soğutucu akışkan karışımları iki veya daha fazla farklı tek bileşenli soğutucu akışkanın karıştırılmasıyla elde edilir. Soğutucu akışkan karışımları arasında zeotropik karışımlar (400 serisi), R-407C, R-448A, R-454A, R-454B ve azeotropik karışımlar R-500, R-502 ve R-511A bulunur.

Soğutucu akışkan karışımları, yüksek ODP ve GWP değerine sahip soğutucu akışkanların yerini almak ve toksisite, yanıcılık ve korozyon gibi sorunlarla mücadele etmek için geliştirilmiştir. Soğutucu akışkan karışımları azeotropik veya zeotropik olarak sınıflandırılır. Azeotropik karışımlar, normal koşullar altında ayrılmayan ve tek bir akışkan olarak hareket eden ortak bir kaynama noktasına sahip soğutucu akışkanlardan oluşturulur. Zeotropik karışımlar farklı kaynama noktalarına sahip soğutucu akışkanlardan oluşturulur ve normal koşullar altında ayrışır (bileşen soğutucu akışkanlar farklı basınçta hareket ettiğinden).

Karışımlar üreticiler tarafından titiz spesifikasyonlara göre tasarlanabilse de, yerine geçtikleri orijinal soğutucu akışkanlardan farklı özelliklere sahip olabilirler. Aslında, ideal bir eşleşme gibi görünenler bile tüm koşullar altında aynı şekilde hareket etmeyebilir. 

F-gaz yönetmeliklerinin etkisi

HVAC&R üreticileri sürekli olarak en yeni iklim dostu düşük GWP soğutucu akışkanları kullanabilen yeni sistemler geliştirmektedir. Bu, yeni bir sistem arayanlar için harika bir haber olsa da, mevcut sistemleri yasaklanmış veya yakında yasaklanacak soğutucu akışkanlarla çalışır durumda tutmayı umanlar için zorluklar olacaktır. 

İster Avrupa'da, ister Asya'da veya Avustralya'da faaliyet gösteriyor olun, F-gazlarını kontrol eden yeni düzenlemeler önümüzdeki yıllarda iklimlendirme ve soğutma ortamını değiştirecektir. Her sistemin kullanabileceği alternatif uyumlu bir HFO, soğutucu akışkan karışımı veya doğal soğutucu akışkan olmayacaktır. Olanlar için de, geçiş yapmak için sistemde çalışmalar gerekeceğinden, bunun doğrudan bir değişim olması pek olası değildir. 

Sistemleri eski soğutucu akışkanlarla çalıştırmaya devam etmek giderek daha pahalı hale gelecektir. HFC'nin aşamalı olarak azaltılması ilerledikçe, azalan kaynaklara olan talep artacaktır. Birçokları için, elini taşın altına koymak ve yeni HVAC&R tesisi satın almak daha iyi bir seçenek olacaktır. Yeni sistemler büyük bir yatırımdır, bu nedenle enerji verimli, iklim dostu soğutucu akışkan seçenekleri sunan ürünler kurmak, sistemleri sürekli değişen düzenlemelere karşı geleceğe hazırlamak ve işletme maliyetlerini mümkün olduğunca düşük tutmak finansal açıdan mantıklıdır. 

Bu tür ürünleri seçmenin en iyi yolu, sertifikalı olanları aramaktır. Eurovent Certified Performance gibi sertifikasyon programları sadece ürünlerin performansını garanti etmekle kalmaz, aynı zamanda enerji verimli ürünleri objektif bir şekilde karşılaştırarak bilinçli bir karar vermenizi sağlar. Sertifikasyon, üreticinin iddialarını olduğu gibi kabul etmek zorunda olmadığınız anlamına gelir. Performansı tarafsız, bağımsız ve yetkin bir kurum tarafından doğrulanmış bir ürün seçmenizi sağlar.

Kullanımı kolay arama özelliğimiz, ürünleri aile, tür, marka, model adı ve sertifika numarasına göre görüntülemenizi sağlar. 

Sertifikalı ürünleri şimdi arayın